Abdülkadir Geylani Sözleri

Abdülkadir Geylani Sözleri

Abdülkadir Geylani Sözleri

Allah’tan korkmak ilmin ta kendisidir. Bundan dolayı Allah (c.c) “Allah’tan ancak ilim sahipleri korkar buyuruyor.

Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.

Allah (c.c) peygamberlerini kelamıyla, sadık kullarını da kalplerine verdiği ilhamla terbiye eder.

Belanın sana gelmesi seni heyecana düşürmesin. Yaklaşması seni çekindirmesin. Çünkü bela seni öldürmek için gelmez, seni tecrübe etmek için gelir, imanın sıhhatini ölçmek için gelir. Hak’ka olan bağlılığını kuvvetlendirmek ister. Senden memnun olur. Seni Hak’ka müjdeler.

Dünyaya ihtiyacın kadar bağlan! Kalpten sevme; Nasibin ne ise gelir üzülme.

Sineni Allahtan başka kimseye açma.

Kalplerinizi düzeltin. Çünkü kalbiniz düzgün olursa diğer halleriniz de düzelir. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: İnsanoğlunda bir et parçası vardır, düzelince bedenin diğer organları da düzelir, bozulunca da onlar da bozulur. İyi biliniz ki bu et parçası kalptir.

Yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi, sizi Hakk’tan gâfil edenlerden kaçınız.

İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.

Güneşle gölge arasına oturmak da mekruhtur.

Sabır her şeyin anahtarı başı, sonu ve güzelliğidir. Bir hadis-i şerifte: “Sabrın imana nispeti, başın bedene nispeti gibidir. Buyrulmuştur.

Dua eden kibirli değildir.

Her kim namazı hafife alırsa, Allah ona 15 ceza ile azap eder. Bunların 6 sı ölümden önce,3 ü ölüm anında , 3 ü kabirde, 3 üde kabirden çıkışındadır.

Dünyayı düşünmek bir ceza ve perdedir. Ahireti düşünmekse bilgidir, kalbin hayatıdır. Tefekkür verilen bir kula mutlaka dünya ve ahiret hallerinin bilgisi de verilmiştir.

Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz!

Musibetleri saklı tutmak, Arş hazinelerinden birine sahip olmak kadar büyüktür.

Hepimizin düştüğü yanlış başkasına ait olan şeyleri elde etmek için de boş yere çalışıp çabalama. Sana ait olan şey seni bulacaktır. Sen kısmetine götürülürsün.

Herkes imanı nispetinde denenir.

Şunu da bilmek gerekir; Değeri bir nohut kadar da olsa dünya sevgisi kalpten sökülmelidir.

Rabbinin huzurunda daima kırık bir insan olursun. Öyle ki, kırık bir kapta akıcı bir maddenin duramayıp akması gibi, şehvet ve iraden sende tutunamazlar. Ve sen, beşeriyetin gereği davranış ve hallerden kurtulursun. İç alemin Allah’ın iradesinden başkasını kabul etmez.

Hangi hakla bir şeye sahip olmayı arzulayabilirim ki, kendi özüm bile benim değildir.

Sözü bırak. Nefsini ıslah etmedikten sonra sana söz hakkı vermezler.

Mümin Allah’ına kavuşmadıkça rahata eremez.

O, kişi ile kalbi arasına girer. Bahsettiğin şeyi senden zail eder. Sabit ve baki olduğunu hayal ettiğin şeyden seni değiştirir.

Dünya, ahireti görmeyi engelleyen bir perdedir.

Seven, hiçbir şeye sahip değildir, her şeyi sevgilisine teslim eder.

Bir kimse mescitlere çokça giderse, orada faydalı bir kardeşe, beklenen rahmete, doğru yola çağıran bir söze, kötülükten kaçan bir işe, iyiliğe çeken bir bilgiye, korku ve haya ile günahları bırakmaya sebep olacak bir şeye rastlayabilir. Abdülkadir Geylani sözleri

İlginizi çekebilir:  Falih Rıfkı Atay Sözleri

Seven sevdiğinden bir şey esirgemez, sevilen her şeye tercih edilir.

Nimeti bulmadan bulmuş gibi görünüp şükretmek, içinde bulunduğun bir felaketi şikayet etmekten daha iyidir.

Kazayı engelleyen dua, yine kazayı önlemesi mukadder olan duadır.

Ademoğlunun başına gelen her türlü belâ, Rabbinden şikayet etmesi yüzündendir.

Bu işin başı Allah’tan başka tanrı olmadığına şehadet etmek, son noktası ise bütün nesneler ve davranışların birbirinin aynı olmasıdır.

İlim öyle bir şeydir ki sen bütün varlığını ona adadığın zaman o sana ancak bir parçasını verir.

Kader üzerinde durup onu delil göstermemiz uygun değildir. Bilakis biz çalışır, çabalar ve ne itiraz, ne de tembellik etmeyiz.

O büyük Peygamber dünyayı sevmiş; fakat değerinden fazla kıymet vermemiştir.

Eğer birini kötüleyeceksen nefsin yeter. Çünkü bütün şerrin yuvası odur.

Şunu iyi bil ki; her şeyin ardından koşmak, ele bir şey geçirmez. Yalnız, kısmet olan gelir. Sabırla kısmetini beklemen, nasibini eksiltmez. Ne her şeye hırsla koş̧, ne de gelecek olan gelir diye, otur yat.

Allah’ın kula verdiği büyük cezalardan biri de, kulun kendine nasip olmayacak şeyi aramasıdır.

İbadetin başı nefse muhalefet etmektir. İbadet adetleri bırakmaktır, yoksa ibadet, ibadet yerini almış adetleri yapmak değildir.

Bir vücut için kalp ne ise iman sahibi için de sabır odur.

O halde Rabbine teslim ol. Sana ne dilerse onu yapsın. Nimet verirse şükret, bela verirse sabretmeye çalış.

Dünyayı kalbinden çıkar; eline al. Böyle yap; artık dünyanın ve dünyalığın sana zararı olmaz.

Allah’ım, bize hakkı göster ve ona uymayı nasip et; batılı bildir ve ondan kaçmayı kolay eyle.

– Allah’ın muhabbetinde samimi olan, ne ayıp işitir ne de kulağına ayıp gider.

– Müminin âdeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.

– Kendine bir ağırlık veren kimsenin hiçbir ağırlığı yoktur.

– Hüzünsüz bir neşe ve darlıksız bir bolluk olmaz.

– İnsan Allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.

– Kalp Kitap ve Sünnete göre amel ederse kurbiyet (yakınlık) kazanır. Bunu kazanınca da neyin kendi lehine ve aleyhine, neyin Allah için veya başkası için, neyin de hak ve batıl olduğunu bilir ve görür.

– Tasavvuf yolu zahirî ve batınî hükümlere riayet etmeyi ve her şeyden fâni olmayı gerektirir.

– Yerini bilmeyene kader yerini öğretir.

– Sahte rabler boyundan çıkarılıp atılmadıkça, sebeplerle ilişik kesilmedikçe, fayda ve zararı insanlardan bilmeyi terk etmedikçe kurtuluş mümkün değildir.

– Kuran’dan, hakkında tartışarak değil, içindekilerle amel ederek faydalanın!

– Sufî batınını ve zahirini Allah’ın Kitabına ve Resulü’nün sünnetine uyarak arıtandır. O, safiyeti arttıkça vücut denizinden çıkar; iradesini, dilek ve ihtiyarını terk eder.

– Kalp salih olunca daimi zikir elde edilir ve kalbin her tarafına Hakk’ın zikri yazılır. Böyle bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi Rabbini zikreder.

İlginizi çekebilir:  Kaşgarlı Mahmut Sözleri

– Sabır, hayrın temelidir.

– Sağlam bir kalp tevhid, tevekkül, yakin, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.

– Mürit tövbesinin gölgesinde, murat ise Rabbinin inayetinin gölgesinde kaimdir.

– İnanan kimse Allah’tan başka kimseden korkmaz ve başkasından hiçbir şey beklemez.

– Zahir fıkhını öğren, sonra batın fıkhına yönel!

– Zahir ilimleri, görünen kısmın ışığıdır. Batın ilimleri ise görünmeyen kısmın.

– Batın bilgisi, seninle Rabbin arasındaki ışıktır.

– Kaderin gelmesinden rahatsız olma, onu kimse döndüremez ve kimse engel olamaz. Takdir olunan şey mutlaka gerçekleşir.

– Bidayetin zorluklarına sabrederseniz nihayetin rahatı size ulaşır.

– Bidayet sıkıntıdır, nihayet ise sükûn.

– Salihlerin kalpleri faydayı da zararı da Rablerinden bilir.

– Züht ve tevhidi sağlam olan kişi, halkın elini ve varlığını görmez. Allah’tan başka veren ve üstün kılan görmez.

– Sıddîk gözünün, güneş ve ayın değil, Allah’ın nuruyla bakar.

– Hayânın hakikati, yalnızlıkta ve toplulukta Rab’dan utanmaktır. – Kalp sırra, sır da Hakk’a itimat ederek sükûn bulur.

– Her çeşit hayır Allah katında, her çeşit şer de başkalarının yanındadır.

– İnsanlar arasında zenginle fakir ayırımı yapan kurtuluşa eremez.

– Bütün insanlar seni kendi menfaati için ister. Allah ise seni senin menfaatin için ister.

– Geçim yollarının yaratıcısını unutup geçim yollarına takılıp kalan, bakiyi unutup fâni ile sevinen kimse ne kadar da cahildir!

– Dünya bir topluluğa, ahiret bir topluluğa, Hak (c.c.)’da bir topluluğa aittir.

– Tasavvuf yolu salihleri görüp onların sohbetlerini ezberlemekle kat edilmez.

– Resulullah hariç her mahluk perdedir; Resulullah ise kapıdır.

– Hak’tan korkanın korkusu arttıkça kalbi ona korkuyu unutmayı öğretir. Onu Hakk’a yakınlaştırır. Ona müjdeler verir.

– Sufîlerden biri demiş ki: “Fâsığın yüzüne ancak arif kullar güler.”

– Bir şeyi hatırlamak Allah’ı unutturuyorsa, o şey o kişi için uğursuzdur.

– Kulun kalbi Rabbine erince Rabbi onu kimseye muhtaç etmez.

– Sufîlerin geceleri gece, gündüzleri de gündüz değildir.

– Sufîler ‘niçin’i, ‘nasıl’ı, ‘yap’-‘yapma’yı unutarak, kendilerini Rablerinin önüne atmışlardır.

– Sufîler ahirete göre akıllı, dünyaya göre delidirler.

– Hakk’ı bulursan eşyayı ondan görürsün. Ne düşmanın kalır, ne üzerinde hakkın olan biri.

– Allah’ı bilen kimsenin O’na karşı iradesi kalmaz.

– Allah’a ancak O’ndan başka her şeyi terk eden kimseler yaklaşabilir.

– Eğer O’nu bilseydiniz başkasını inkâr eder, sonra da O’nun gayrisini O’nun vasıtasıyla bilirdiniz.

– Teslim ol, rahat bul!

– Allah’ı arayan O’nu bulur.

– Faydayı ve zararı Allah’ın dışındakilerden bilenler Allah’ın kulu değildir.

– Tövbe, yönetim değişikliğidir.

İlginizi çekebilir:  Osmanlı Padişahlarının Tarihe Geçen Sözleri

– Sufîlerden biri demiş ki: “İnsanlar hakkında Allah’a uy, Allah hakkında insanlara uyma!”

– O’nun uğrunda mücahede edene O hidayet yollarını gösterir.

– Veliliğin şartı gizlenmek, nebiliğin şartı açıklamaktır.

– Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz. Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.

-Günahların kötü bir kokusu vardır. Allah’ın nuru ile bakanlar bunu anlar, fakat halktan gizler, onları rezil etmezler.

– Akıllı kimse ölümü düşünen ve kaderin getirdiğine razı olandır.

– Allah Teâlâ rızıkların taksimini bitirmiştir. Rızıkta zerre miktarı artma ve eksilme olmayacaktır.

– Dünya herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.

– Şöyle denilmiştir: “Şeriatın şahitlik etmediği her hakikat zındıklıktır.”

– Allah’ı tanıyan O’nu sever. O’nu seven O’na uyar.

– Zahid olan kalptir, ceset değil.

– İlim kılıç, amel el gibidir. El olmadan kılıç kesmez. Kılıç olmadan da el kesmez.

– Kuran’ın iki yönü vardır: O’nun elinde olan yönü, bizim elimizde olan yönü.

– Belalar kula Cenab-ı Hakk’ın kapısını çalmayı öğretir.

– Derdi de yaratan O’dur, devayı da. O kendisini öğretmek için belaya müptela kılar. Böylece hem bela verebileceğini, hem de bunu kaldırabileceğini gösterir.

– Rabbinizin kereminden dileyin, icabet etse de etmese de O’ndan isteyin. Çünkü O’ndan istemek ibadettir.

– O’nu tanısaydınız, O’nun önünde dilleriniz lal kesilirdi; kalpleriniz ve diğer uzuvlarınız her hâlinde edepli olurdu.

– Salihlerden birisine “Neyi arzu ediyorsun?” diye sorulduğunda, “Arzu etmemeyi arzu ediyorum.” diye cevap verdi.

– Sufîlerin yolculukları Hakk’a kurbiyet ülkesinde son bulur.

– Yolculuk, kalbin yolculuğudur. Vuslat, sırların vuslatıdır.

– Allah’ın takdirini O’nun aleyhine delil yapmayın; çalışın, çabalayın.

– Kader üzerinde durup onu delil göstermemiz uygun değildir. Bilakis biz çalışır, çabalar ve ne itiraz ne de tembellik etmeyiz.

– Sufîler Allah Teâlâ’nın kendisinden başka bir şey istemezler. Onlar nimeti değil, nimet bahşedeni, halkı değil Hâlık’ı isterler.

– Sevenle sevmeyen rıza hâlinde değil, hoşnutsuzluk hâlinde belli olur.

– Marifet ve ilim, öz ile kabuğu birbirinden ayırır.

– Akıllı kişi, işlerin başlangıcına değil, sonucuna bakar.

– İnsanların çoğunun helaki, küçük günahları sebebiyledir.

– İlim öyle bir şeydir ki sen bütün varlığını ona adadığın zaman o sana ancak bir parçasını verir.

– Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.

– Bu ilim [tasavvuf ilmi], kitap sayfalarından değil, Allah erlerinin ağzından alınır. – Dünya hikmettir, ahiret ise kudret. Hikmet alet ve sebeplere ihtiyaç duyar, kudret ise duymaz.

– Mümin dünyada, zahid ahirette gariptir. Arif ise Allah’ın dışındaki her yerde gariptir.

– Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, Allah ise sırların sevgilisidir.

– Arif, Allah’a her an bir öncekine göre daha yakındır.

– Arif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.