Aristo Sözleri

İnsanlar kendi çıkarları söz konusu olunca, genellikle kötü yargıçlardır.

Aristoteles, sahip olduğu düşünce tarzı ve bu düşüncelerini kaleme aldığı birbirinden eşsiz eserleriyle, felsefi alanda tanınan en ünlü filozoflardan biri olarak kabul edilmektedir. MÖ 384 yılında Selanik bölgesinde dünyaya gelmiş ve yaşamını sürdürmüştür. Babası Makedonya Kralının doktorudur. Bu sebeple babasından birçok ders almış ve kendini geliştirme fırsatı bulmuştur. Daha sonra Atina’ya gelerek Platon’un derslerine katılmıştır. Fikirlerinin şekillenmesinde Platon’un büyük etkisi olmuştur. Eserleri felsefi anlamda en önemli kaynaklar arasında gösterilen Aristoteles’in, bu eserlerinde söylemiş olduğu birbirinden anlamlı sözleri aşağıda sizler için sıraladık. Dilerseniz daha sonra ilginizi çekebileceğini düşündüğümüz Ünlü Düşünürlerin Sözleri ve Çiçek Sözleri sayfalarını da ziyaret edebilirsiniz.

Aristo Sözleri

Erdem tek, kötü huylar türlü türlü.

Kendini tanımak, tüm bilgeliklerin başlangıcıdır.

Solucanlar, dünyanın bağırsaklarıdır.

Siyaset bilimi insanları alır ve kullanır.

Gerçek arkadaşlık iki bedende bir ruhtur.

İyi ile kötü eşit saygı görür mü hiç.

Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler.

İnsanlar vermekten çok sahip olmayı seviyorlar.

Mantıksız özlem ikiye ayrılır, öfke ve bedensel zevk.

Yaptığınız şeyin aynısını yaşıyorsanız adalet sağlanmıştır.

Gençler kolay kandırılır; çünkü çabucak umutlanırlar.

Görünmeyenleri anlamak için görünenlere bakmak gerekir.

Ruhun güzelliği bedenin güzelliği kadar çabuk görünmez.

Başkasına ait olan insan, her ne kadar insan olsa da, maldır…

Erdemsiz insan varlıkların en vahşisi, en adalet bilmeyenidir.

Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz.

Biz savaşlarımıza nihai son vermiyoruz, onları erteliyoruz.

Çünkü bizi en çok şaşırtan rastlantılar, kasıtlıymış gibi görünenlerdir…

İnsanların kendi çıkarları söz konusu olunca, genellikle kötü yargıçlardır.

Dil kullanımında erdem, açık olmak ve yavanlığa düşmemektir.

Bir insan yazgıya değil, kendine borçlu olduğu şeylerle övünmelidir.

Oluş, yok oluş değildir; artma veya yer değişimi de azalma değildir.

Hayat sadece bir amaç için çabalandığında anlamlıdır.

Aristokrasi erdemden, oligarşi zenginlikten, demokrasi özgürlükten beslenir.

İradesiz, güzelin bilgisine sahip olan ama onu işletemeyendir.

Zamanı ölçtüğümde kendi bulunduğum durumu ölçüyorum.              

İdeal insan, kendisinin en iyi dostudur ve mahremiyetinden zevk alır.

Acaba insanlar “iyiyi” mi yoksa kendileri için iyi olanı mı seviyor?

Ne de olsa varlığı ve yokluğu hissedilmeyen şey bütünün bir parçası değildir.

İçimizde bir tek insan yok ki özgür olsun; çünkü herkes ya paranın ya da talihin kölesidir.

İlginizi çekebilir:  Atatürk’e Güzel Sözler

Resimlere bakmaktan hoşlanırız; çünkü onlara bakarken öğrenebiliriz ve akıl yürütebiliriz.

Öğrenmenin yalnızca felsefeciler için değil – ortak çok yanları olmasa da – tüm insanlar için çok hoş bir şey olmasıdır.

Cesur insanlar durumdan önce beklerler, tehlike anında kendilerini gösterirler.

Kendimiz için korktuğumuz şey başkalarının başına gelince bizde acıma hissi uyandırır.

Meydana gelmemiş olayların olabilirliğine hemen inanmayabiliriz; buna karşılık meydana gelmiş olayların olabilirliğinden kuşku duymayız: Olasılık dışı olsalardı meydana gelmezlerdi çünkü.

En güzel boyaları boca etse, karakalem bir resim kadar haz vermeyebilir.

Bir kentte kadınların durumu iyi bir şekilde düzenlenmediyse, o kentin yarısı için iyi bir anayasa yok demektir.

İnsanların şu ya da bu nitelikte olması karakterlerine bağlıdır, ama mutlu olmaları ya da tersinin olması eylemlerine bağlıdır.

Erdem söz konusu olduğu zaman, onu bilmek yeterli değildir. Ona sahip olmak ve yaşamak da gerekir.

Bizi en çok şaşırtan rastlantılar kasıtlıymış gibi görünenlerdir, tıplı Mitys’in ölümüne neden olan adamın, Mitys’in Argos’taki heykeline bakarken, düşen heykelin altında kalıp ölmesi gibi.

Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir.

Komedya, daha bayağı insanların taklididir ama kötülüğün her türünü ele almaz, gülünç olanı, yani çirkinliğin belli bir kısmını ele alır. Çünkü gülünç olan, insana rahatsızlık ya da zarar vermeyen bir kusur ve çirkinliktir.

Ne de olsa varlığı ve yokluğu hissedilmeyen şey bütünün bir parçası değildir…

İnsanlar yaradılışlarına göre ne idiyseler o olurlar; ama eylemleriyle mutluluğa ya da tersine ulaşırlar.

Eğer bir kişinin düşünceleri, söze gerek kalmadan yeterli düzeyde ortaya konabiliyor olsaydı, ne gerek kalırdı ki konuşmasına?

Geceleri yatağında kitap okurken sol elinde bakır bir gülle tuttuğu, altına da bir leğen koyduğu söylenir. Uykuya daldığında güllenin leğene düşmesiyle çıkan gürültüden uyanıyor, okumaya devam ediyordu.

Her ne kadar bazı insanlar beni defalarca kandır­maya çalışmış olsa da bir yerlerde, birilerinin güveni­mi hak ettiğine inanmaktan vazgeçmeyeceğim.

Bir insan kendisine hâkim değilse tercihlerine göre değil isteklerine göre hareket eder.

İlginizi çekebilir:  Neşet Ertaş Sözleri

Sesin çıkardığı sadalar ruh hallerinin işaretleridir. Yazılmış kelimeler, sesin çıkardığı kelimelerin işaretleridir.

Her kişi öfkelenir , bu çok kolaydır ; ancak tam istenilen kişiye , tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde ,tam yöntemince, öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır.

Soru değişti: ‘Zaman ne?’ ‘Zaman kim?’ sorusuna dönüştü. Daha yakın: ‘Biz kendimiz mi zamanız?’

Öyküyü öyle kurmak gerekir ki, sahnede görmese bile yalnızca anlatılanları duyduğunda insanın tüyleri ürpermeli ve içini acıma duyguları kaplamalıdır; tıpkı Oidipus’un öyküsünü dinleyen birinin kapılacağı duygular gibi.

Aristo Alıntıları

İnsanlar adil görünmeyi adil olmaktan daha çok arzuladıkları için adaletin fazla değeri olmadığını düşünürler.

Daha önce ölümsüz olan şeyler, birdenbire ölümlü oldular; daha önce saf olanlar, karışmış buldular kendilerini.

Belirsizlik şimdi veya gelecekte şu veya bu şekilde davranmaya karşı ilgisizlikten başka bir şey değildir.

İnsanlar yaradılışlarına göre ne idiyseler o olurlar; ama eylemleriyle mutluluğa ya da tersine ulaşırlar.

Bütün nimetlere fazlasıyla doymuş olan sizler yüreğinizdeki taşkınlığı dizginleyerek kibrinize gem vurun. Çünkü her istediğinizi kabul etmeyeceğiz ve bu işlerin sonu sizin için iyi olmayacak.

Tragedya ile komedyayı ayıran şey de budur işte… Biri, günümüz insanlarından daha iyileri; öteki, daha kötüleri taklit eder.

En güzel şey en adil olandır, en iyi şey sağlıklı olmak; En boş şey ise, kişinin arzuladığı şeye kavuşması olur.

Nasıl ki bitkiler topraktan güç alırlar, aynı şekilde doğmamış bebekler de iyiliklerini kendi annelerinden alırlar.

Akıl dışında ki şeyler kader ya da tesadüf sonucu kazanılırlar. Oysa kader ya da tesadüf insanı erdemli ya da dürüst yapmaz.

İnsanların şu ya da bu nitelikte olması karakterlerine bağlıdır, ama mutlu olmaları ya da tersinin olması eylemlerine bağlıdır.

Boş vaktimiz olsun diye boş vaktimizden feragat ederiz; tıpkı barış elde etmek için savaştığımız gibi.

Öğüt verme, her türlü yerme ve teşvik etme de akıldan yoksun yanın bir şekilde akıl tarafından ikna edildiğini belirtmektir.

Her şeyi kendi anlayan iyidir, doğruyla ikna edilen de iyidir, hem kendi anlamayıp hem de başkasını dinlemeyen boş insandır.

Korkunun sürmesi için bizi endişelendiren durumdan bir kurtuluş umudunun olması gerekir.

İnsanların çoğu kötü olma eğilimini taşıdığı, yani çıkarları peşinden koştuğu ve tehlike anında korkup kaçmaya hazır olduğu için başkalarına bağımlı olmak korkutucudur.

İlginizi çekebilir:  Osmanlı Padişahlarının Tarihe Geçen Sözleri

Çünkü bir tek kırlangıç baharı getirmez, ne de bir tek gün; aynı şekilde bir tek gün ya da kısa bir süre insanı kutlu ve mutlu kılmaz.

Hiç kimse doğuştan çirkin kişileri ayıplamaz, hareketsizlik ya da özensizlik nedeniyle çirkin olanları kınar.

Çünkü büyük refaha kavuşanlar onu kaldıracak kadar düşünceli değillerse tokluk böylelerini şaşırtır.

Bütün insanlar çıkarlarına saygı duyulduğu zaman ikna edilirler ve bu çıkarlar kurulu düzenin sürdürülmesini sağlar.

Zaman hiçbir şeyi önemsemez, tüm yapılanların solmasına izin verir, tüm yazıları bulanıklaştırır ve tüm anıları öldürür. Bundan muaf olanlar insanların kalbinde sevgiyle yer edinmiş olanlardır.

Bilimlerin hepsinin bir erdemi vardır, ama aklı başındalığın yoktur, fakat görüldüğü üzere onun kendisi bir erdemdir.

Öyleyse erdemden doğan dostluk en iyisi, fayda temelli dostluk en yaygını, hazza dayalı dostluk ise kaba ve alelade kişiler arasında.

Öyküyü öyle kurmak gerekir ki, sahnede görmese bile yalnızca anlatılanları duyduğunda insanın tüyleri ürpermeli ve içini acıma duyguları kaplamalıdır.

Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir.

İyi ve kötü insan uykuda pek az belli olur. Bundan dolayı yaşamın yarısında mutlu kişiler ile sefiller arasında bir fark yoktur.

Fakat insanlar eşitlik üzerine anlaşsalar da kimler için eşitlik olacağı konusunda hem fikir olmuyorlar.

Demek ki hoyrat, korkak ya da buna benzer bir özelliği olan kişileri taklit eden ozan, bu kusurlarla bile üstün bir nitelik vermelidir onlara: Agathon ya da Homeros’un acımasızlık örneği Akhilleus için yaptığı gibi.

Komedya, daha bayağı insanların taklididir ama kötülüğün her türünü ele almaz, gülünç olanı, yani çirkinliğin belli bir kısmını ele alır. Çünkü gülünç olan, insana rahatsızlık ya da zarar vermeyen bir kusur ve çirkinliktir.

Bütün insanlar çıkarlarına saygı duyulduğu zaman ikna edilirler ve bu çıkarlar kurulu düzenin sürdürülmesini sağlar.Şiir sanatı, sadece ya doğuştan yetenekli ya da coşup kendinden geçebilen kişilerin işidir; birinciler kolayca biçim değiştirebilir, ikincilerse kendilerinin dışına çıkabilirler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.