Orhan Pamuk Sözleri

Orhan Pamuk Sözleri

Aşk evlilikten sonra gelir.

Bir kadına, zamanında, iş işten geçmeden iyi davranmayı bilmek lazım.

İnsanın evi karnının doyduğu, kalbinin olduğu yerdedir.

Rüyanda görüyorsan onu, özlemişsindir. Rüyanda görmek için yatıyorsan eğer, sevmişsin demektir.

Hayal kurmazsan zaman hiç geçmez.

Bana yalan söylemeni isterdim. Çünkü insan ancak; kaybetmekten korktuğu bir şey için yalan söyler.

İyi bir arkadaşlık için sırdaşlık en iyi başlangıçtır.

Akıllı bir hayvan olan kedi nankör değildir. Yalnızca köpekleri seven insanlara güvenilmeyeceğini bilir.

Kedi sevmeyen bir kadın zaten erkeğini mutlu edemez.

Benim için yazarlığın sırrı, nereden geleceği hiç belli olmayan ilhamda değil, inat ve sabırdadır.

Biraz diken olmazsa, aşk gülünün kokusunu alamazsın.

Benim için yazarlığın sırrı, nereden geleceği hiç belli olmayan ilhamda değil, inat ve sabırdadır.

Yazmak, yaşanmamış hayattan intikam almaktır.

Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç.

Mutlu olabilmek için her gün bir miktar edebiyatla ilgilenmem gerekiyor.

Sanki olmasını istediğim şeyler çok yavaş oluyor ve olurken de onları düşündüğüm ve beklediğim gibi olmuyorlar.

Tek tek kitap almamın, taş taş bir ev inşa etmeye benzeyen bir yanı vardı.

Umutsuzlara sefaletin sorumlusu olan bir suçlu göstermeli ki, onun başının ezilmesiyle cennetin yeryüzüne ineceğine inanabilsinler.

Mutlaka hemen bir başkasını bulmuş olmalıydı, yoksa  dayanamazdı.

Bazıları tanıyarak aşık olur bazıları tanımadan. Bende tanımadan aşık oluyorum İpek. Çünkü tanıdıkça aşık olamıyorum. İnsanların kusurlarını görüyorum.

Çünkü, biliyorum, günaha gırtlağımıza kadar batmak değil, başkasının günahsız kalabildiğini görmek daha çok acı verir sizlere.

Yoksa yıkım, insanların ve inançların farkına varmadan değişmesi anlamına mı geliyordu? Belki de yıkım, ötekilerin üstünlüğünü görerek onlara benzemeye çalışmak demekti.

İlginizi çekebilir:  Orhan Veli Kanık Sözleri
Senin kadar mutsuz bakan birini görmedim hiç. Şimdi ben de senin gibi mutlu değilim. Mutsuzluk güç veriyor bana.

Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi.

Kitaplarla haşır neşir oldukça hayatın bir kısmını daha kaçırıyor, bunu anladıkça da kaçan hayattan intikam alır gibi kitap alıyordum.

Ama tuhaf ve şaşırtıcı olanı dünyada aramalıymışız, kendi içimizde değil! Kendi içimizdekini aramak, kendi üzerimizde o kadar uzun boylu düşünmek mutsuz edermiş bizleri.

Çok sevdiğimiz bir varlığa, hiçbir karşılık beklemeden en değerli şeyimizi  verirsek, işte dünya o zaman güzel olur, onun için ağlıyorduk küçük hanım.

Yenikler ve ezikler ülkesinde var olmak bir başkası olmaktır. Bir başkasıyım, o halde varım! Peki yerinde olmak için can attığım o bir başkası da sakın bir başkası olmasın?

Mutluluk nedir? Bütün bu yokluğu, ezikliği unutabileceğin bir dünya bulmak. Birisini bütün bir dünya gibi tutabilmek.

İçimde ışıltısını hissettiğim yeni hayat, uzakta bir yerde, belki erişilmez bir ülkedeydi ama hareket ettikçe ona yaklaştığımı, en azından eski hayatımı arkada bırakabildiğimi seziyordum.

Cebinizde, çantanızda bir kitap taşımak, özellikle mutsuzluk zamanlarınızca cebinizde, çantanızda sizi mutlu edecek bir öteki dünya taşımak demektir.

Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil, baskılar ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli bir rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım.

Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. İnsan eğer hayatının en mutlu anını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.

Hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. Hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. Hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. Hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.

İlginizi çekebilir:  Aliya İzzetbegoviç Sözleri
Hayatının son dört yılında pişmanlık ve kendini suçlamakla çok vakit geçiren Ka, sözle can yakma huyunu bir kimsenin ona duyduğu sevginin gücünü ölçmenin bir yolu olarak kullandığını da kendi kendine itiraf edecekti.

Onu kollarımın arasına alır almaz hissettiğim huzuru nasıl anlatmalı? Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olamanın huzursuzluğuymuş yalnızca. Gözyaşları ancak tek bir kişinin kucağında dinen bebeklerde olduğu gibi, içimi derin, yumuşacık ve kadifemsi bir mutluluk sessizliği sarmıştı.

Doğu’da olduğum belli değil mi… Dünyanın neresinde olursa olsun, ister Doğu’da ister Batı’da, cemaatlerinden kopup kendilerini kitaplarla bir odaya kapatan yazarlar geleneğinin bir parçası olarak görmek isterim kendimi. Benim için hakiki edebiyatın başladığı yer kitaplarla kendini bir odaya kapatan adamdır.

Aşk evlilikten sonra gelir. Unutma: Evlenmeden önce alevlenen aşk yangını evlilikle söner ve geriye boş ve kederli bir yangın yeri kalır. Evlendikten sonra duyulan aşk da biter elbette, ama onun yerini mutluluk alır. Buna rağmen bazı aceleci budalalar evlenmeden önce âşık olup yana yana bütün aşkı tüketirler. Niye? Çünkü hayatta en büyük amacı aşk sanarlar.

Kitap adları kafamızda tıpkı insan adları gibidir: Bir kitabı milyonlarca benzeri içinden ayırmaya yararlar. Kitap kapakları ise insan yüzlerine benzer:

Ya yaşadığımız bir mutluluğu bize bütün gücüyle hatırlatır ya da hiç bilmediğimiz mutlu bir alemi vaat ederler. Bu yüzden kitap kapaklarına insan yüzlerine bakar gibi tutkuyla bakarız.

Gerçek aşk acısı, varlığımızın en temel noktasına yerleşir, bizi en zayıf noktamızdan sımsıkı yakalar ve diğer bütün acılara derinden bağlanarak bütün gövdemize ve hayatımıza hiç durdurulamayacak bir şekilde yayılır. Eğer umutsuzca âşıksak, baba kaybından en sıradan talihsizliğe, mesela anahtarımızı kaybetmeye kadar her şey, diğer bütün acılar, dertler ve huzursuzluklar, her an yeniden kabarmaya hazır olan bu asıl ıstırabımızın tetikleyicisi olur. Benim gibi aşk yüzünden bütün hayatı altüst olmuş biri, diğer bütün dertlerinin çözümünün de aşk acısının sona ermesiyle mümkün olacağını sandığı için, içindeki yarayı istemeden daha da derinleştirir.

İlginizi çekebilir:  Binali Yıldırım Sözleri

Eğer insan başkalarının derdiyle ilgilenmemişse, hayatını yalnızca kendi mutluluğunu inşa etmeye göre kurmuş ve sonra da mutlu olmuşsa ben o mutluluğu sevmem. Ama ben 32 yıl roman yazdıktan sonra, -Nobel ödülünde olduğu gibi- romancılığımın bütün dünya tarafından tanınmasına, saygı duyulmasına yol açan bir ödül almışsam, o zaman ödülümün tadını çıkarmaktan suçluluk duymuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.